15 Ağustos 2012 Çarşamba



Hayatına girerken farklı sandığın kişinin
Aslında diğerleri gibi olduğunu terkedilince anlarsın.

Anlarsın ki aslında kimsenin, farkı yok kimseden.
... Sadece biri daha iyi yalan söyler,
Biri daha iyi oynar oyununu.
Hepsi bu !

Suçtur kadın olmak..!



Suçtur kadın olmak..!
Çünkü herkesin sahip olmak istediği bir bedenin vardır... Korumak zorunda olduğun bir namusun ve sevmeye yasaklı törelerin... Adam gibi adam derler de, kadın gibi kadın demezler mesela taş gibi derler.... Soğuk olmak zorundadır, hissetmemesi gerekir, iyi gözükmelidir ama öyle çok iddialı da olmaması gerekir... Erkeğin yanında yerini bilmelidir... Kadın olmak suçtur bu hayatta, Seversin deli derler,sevmezsi n kötü derler... Elde ederler basit olursun,elde edemediklerinde konuşmalara meze olursun; Susarsın bir şey bilmiyor derler, susmazsın dili uzun derler..
Kısacası''KADIN''olmak zordur bu hayatta ...!

10 Ağustos 2012 Cuma

Dünyayı ideolojik sevmeyeceksin kardeşim


Dünyayı ideolojik sevmeyeceksin kardeşim, dünyayı dünya olduğu için seveceksin, insanı insan olduğu için seveceksin, herkesi okuyacaksın, herkesi solacaksın. Gerekirse her ideolojiyi, her satırı okuyacaksın. Adam olmak kendine lazım olan bilgileri toplamak değil, adam olmak dünyayı anlamaktır.

Adam olmak tek kulvarla olmaz, tek tip bilgilerle olmaz, hayyam kadar mevlana okuyacaksın, nietzsche kadar farabi, ali şeriati kadar marx, gerekirse en sevmediğin adamı okuyacaksın, anlamadığın hayatı anlayacaksın, bu dünya serbest bir dünya. Size sunulan her şeyi dayatma olarak algılayan beyinlerin aslında nasıl bir yanlış yol izlediğini geniş düşünerek görebilirsiniz.

Gittiğiniz restorantları, gittiğiniz cafeleri, arkadaşlarınızı, yaşantılarınızı, tüm özgürlüğünüzü isim ve ideoloji üzerinden seçiyorsunuz. Cafe ismi, arkadaş isminiz sizin ideolojik bağınıza uymazsa hemen egolarınız ve önyargılarınız şişiyor. Düşünce ve siyaset yaşantılarınıza o kadar yansımış ki, yemekleri bile siyaset üzerinden seçen bir hale gelmişiz. Dostlarımızı bile isim üzerinden seçiyoruz, kavramlar üzerinden hayatı binbir çizgide yaşayan bizler, aslında hiçbir bok bilmiyoruz.

Bölümlerimiz, yaşantılarımız kendi özgürlüğümüzün değil ideolojinin dayatttığı bir sonuç. Ve bu bir özgürlük değildir dayatmadır. Sufiyi , gezgini, ateisti, dindarı, komunisti, kapitalisti, milliyetçiyi anlamadan gideceksem bu dünyadan, hiçbir şey öğrenmek istemiyorum. Evrensel ve hoşgörünün, beyin özgürlüğünün olduğu yerde ideoloji yoktur, her ideoloji kendi özgürlüğünü ister, dayatır.

Dayatmanın olduğu yerde özgürlük yoktur, bu yüzden benim bir görüşüm yok. Benim bilgilerim ve öğrendiklerim var, ideolojilerin canı cehenneme. Biraz underground, biraz tasavvuf, biraz nihilizm, biraz şüphecilik, şöyle tadına bandır bandır zihnine dök. Zarar gelmez sana.

Şöyle bir tekerleme vardır bu duruma uyar; ''Kaşığım kaşıktır, yağlı pilava âşıktır, yahni görse kırıtır, dolmayı görse sırıtır, hoşafı görse ayılır, ''

Aha da budur.

...


***
Derviş, bir kucak elma ile bayırlar aşan bir genç kıza rast gelmiş bozkır sıcağında. Yorgunluktan al almış kızın yanakları.
*"Nereye gidersin? Ne doldurdun kucağına?"" diye sormuş.
Uzak bir tarlayı işaret etmiş kız.
"Sevdiğim çalışıyor orada. Ona elma götürüyorum."
""Kaç tane?"" diye soruvermiş derviş.
Kız şaşkın;
"İnsan sevdiğine götürdüğü şeyi sayar mı hiç?"
Usulca kırmış elindeki tesbihi derviş...