9 Şubat 2012 Perşembe

sɹǝʇ nq ʞǝʇ ɹıq ɐp ɐpunloʎ ʎǝsɹǝɥ …

  
:)sɹǝʇ nq ʞǝʇ ɹıq ɐp ɐpunloʎ ʎǝsɹǝɥ ıʞuɐs :)

Umursamaz...


Bir Zamanlar bir Kralın Yaramaz mı Yaramaz,Haylaz mı Haylaz bir Evladı Varmış.Halk İllallah Etmiş,Krala Oğlunu Şikayet Ediyorlarmış ama Kral Oğlunu Azarladığında Hiç Oralı Olmuyormuş,Umursamaz Davranıyormuş,Her Koyun Kendi Bacağından Asılır Diyormuş...Babası Olan Kral Düşünmüş,Düşünmüş ve Oğlunun Dediği Gibi Bir Koyunu Kestirip Oğlunun Yattığı Odanın Penceresine Yakın Bir Ağaca Koyunu Ayağından Bağlamış...5-6 Gün Geçtiğinde Koyun Kokmaya Başlamış,Tahammül Edilir Bir Koku Değilmiş...Kralın Oğlu Dayanamamış ve Babasına Hayıflanmaya Gitmiş.Baba Bu Hal Nedir Böyle,Kokudan Durulacak Gibi Değil Dediğinde...Kral Şöyle Demiş...

DEDİĞİN GİBİ OĞLUM,HER KOYUN KENDİ BACAĞINDA ASILIR AMA YEDİ MAHALLEYE DE KOKUSU ÇIKAR...

Demek ki Herşeye Umursamamazlık,Dizginlerin ve Kontrolün Sende Olmaması,Olayın Senin Mahalinde Olması,Kaliteni Düşürmez ama İzin Vermemen,Müsaade Etmemen de Otoriteni,Gücünü,Büyüklüğünü İspatlar Diye Düşünüyorum...
:)

8 Şubat 2012 Çarşamba

Ayrık Dünya...


Ayrık dünyada umut ekersin insan biçersin. kutup soğuğu vardır gece yatmadan önce yatakta. salı sendromludur. çarşamba mis gibi hafta ortası. otobüs yan nebulanın önünden kalkar hemen. penguenler doğanın kanun bozucularıdır. içilebilecek en güzel sıvı turşu suyudur. az votka vardır, bir de şarkılar mırıl mırıl. bahçe kapısının önünde de karavan vardır, park halinde... çok yakında gideceğiz. güle güle... gülmekten öleceğiz.

7 Şubat 2012 Salı

uçmayı öğrenirler,kimbilir



Kalbimden neler geçtiğini, kafamda biriktirdiklerimi, tasarladığım her şeyi bildiğini düşünüyorum. En azından tüm bunları hissettiğini. Belki de böyle bir beklenti benimkisi. Çünkü bunları sana asla söylemeyeceğim. Asla söyleyemeyeceğim. Oysa o kadar dilimin ucundalar ki. Rüzgar esse düşecekmiş gibi, gözlerime baksan, giderken başını bir kez geriye çevirsen, ağzımdan dökülüverecek kadar dilimin ucunda. Uzunca susuşlarım, ağzımı bile açmadan öylece kalakalıp, bakışlarımı kaçırışım hep bundan. Burada hava her geçen gün biraz daha soğuyor. Zaman diyorum, biraz daha zaman. Dilimin ucundaki kelimeler bu kış da donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler.Biraz zaman diyorum. Kalbimin bir yanı sıcak kalabilirse bu kış, bir delilik daha yapacağım. Ne bir portakal bahçesinde dolaştım ne de bir posta treninde yolculuk ettim. Çiçekler bir açmaya görsün, bir çılgınlık yapıp hatır için öleceğim…

Aslında seni çok özledim…

5 Şubat 2012 Pazar

Lope De Vega


‎"yaşamda bilinen dengelerin dışında hareket edenleri delice düşünen ya da delice yaşayanlar diye tanımlarız. hatta onları akıl hastanesine kapatırız. ama gün gelir bizim için de tek çare kalır: delilik. delilik aklımızın kabul ettiklerinin dışında kalanlardır. delilik sınır tanımaz. belki de çağımızın akıl almayan gidişine ancak delice cevap vererek ayakta kalabiliriz. çünkü delilik sonsuz özgürlüktür."

Lope De Vega









Merak Ediyorum Sendeki Beni....



Bana düşlerini ödünç versene,merak ediyorum içlerinde var mıyım?
Hadi bir yalan söyle bana
De ki;“sen yaşıyorsun her birinde”Çocuk gibi inanayım...
Olsun;Yüzündeki zorlama tebessüm kadar güzeldir,
Yalancı düşler merhem olur yaraya
Çok hırpaladı kalbimi,Bu hesapsız vazgeçişler...
Merak ediyorum sendeki beni Bilmiyorum ne kadarım?
Bana düşlerini, Bir geceliğine ödünç ver....
Kendime, senin yüreğinle bakayım"

Seninle aramızdaki sadece yürek farkı değil, bakış açımızda farklı.
Sen aklınca sevdin, ben kalbimce. Sen aşk’ta mantık Ararsın, oysa ben mantıkta bile aşk ararım.
Sen uzaklığı dert edersin, benim derdim nedense hep sen olursun.
Ben aşk’a mücedele ederim, sen ise zaman kaybı. Sen aşk’ı altın tepside istersin eline,
Ben elimde sunarım yüreğimi ellerine.
Ben, sen olunca yanımda, bütün dünyaya kafa tutarım, Senin ise sadece bana gücün yeter.
Bu şartlarda benim seni sevmemi bekliyorsun, üzgünüm Senin nefesin yetmez benim aşk’a hasret yelkenlerime............

Geriye sadece konuşur gibi yapmak kalıyor..


merhaba dedikten sonra geriye sadece konuşur gibi yapmak kalıyor
merhaba dedikten sonra geriye sadece konuşur gibi yapmak kalıyordu.
bunun için dört elle kelimelere sarılıp cümleler kuruyorduk,
es’siz, nefessiz, araya virgüller sıkıştırarak.

..halbuki sustuğumuz da birbirimizi
anlamaya başlayacaktık.

Ses bir "külfet" çoğu zaman. .


Suskunluklarımdan nefret ediyor insanlar.
bunun kayıtsızlık, aldırmazlık, hatta genişlik olduğunu düşünüyorlar.
Ben bu yargıyı değiştirmek için hiçbir şey yapmıyorum.
Suskunluğun çoğu zaman neden
kaynaklığını bilemez onlar.
Ses bir "külfet" çoğu zaman.
Bazı şeyleri susarak aşıyorum..

düştüğüm yerden bakınca....



Hayatımızı gözden geçirirken, genelde gözden kaçırdığımız noktalar çok olur. Hayatımızdaki "en"leri toplayıp, "keşke"lere böldüğümüzde, kalan "belki"ler bizim hayat felsefemizin kaçıncı durağında olduğumuza işaret eder diye düşünüyorum.
"Keşke"ler çoğaldıkça "belki"ler de o derece azalır…

Hayatın bir matematik olduğunu düşünecek olursak, çok bilinmeyenli bir denklemle karşı karşıyayız demektir.

Hayat olasılıklarla dolu bir karmaşa….
Oldum olası, matematiği ve rakamları hiç sevemedim zaten..

Hayat, üzgünüm ama seni de sevemedim…
Neden dersen, elektrik meselesi işte…

4 Şubat 2012 Cumartesi

Ya Sevmesini Bilemedik, Yada Haddinden Fazla Sevdik...!


Ne Seveni Sevebildik,
Nede Sevdiğimize Kendimizi Sevdire Bildik,
Ya Sevmesini Bilemedik,
Yada Haddinden Fazla Sevdik...!

Sözde Değil Özde Aşk Istiyorsan..


Ey Gönül..!

İlle de birini seveceksen, dışını değil içini seveceksin..
Gördüğünü herkes sever ama sen asıl görmediklerini seveceksin..
Sözde değil özde aşk istiyorsan şayet; ”ten”e değiL, ”can”a değeceksin…

Hz. Mevlana

''Dualarımdasın.''


''Özlüyorum'' ..! ''seni seviyorum'' ..! ''değerlisin" ..! ''seni umursuyorum'' ..!
Tüm bu cümlelerden de güzel, daha üstün bir cümledir :

''Dualarımdasın.''

3 Şubat 2012 Cuma

Ayrık dünyanın insanı...


Ayrık dünyada umut ekersin insan biçersin. kutup soğuğu vardır gece yatmadan önce yatakta. salı sendromludur. çarşamba mis gibi hafta ortası. otobüs yan nebulanın önünden kalkar hemen. penguenler doğanın kanun bozucularıdır. içilebilecek en güzel sıvı turşu suyudur. az votka vardır, bir de şarkılar mırıl mırıl. bahçe kapısının önünde de karavan vardır, park halinde... çok yakında gideceğiz. güle güle... gülmekten öleceğiz.

BOCALAMA



Belki de tek sorun şuydu: biz ne istediğimizi bilememiştik hiçbir zaman. ve dolayısıyla her şeyi deniyorduk. belki görünce istediğimiz, uğruna yaşadığımız şeyi hatırlarız diye."









sizin gibi yaşayamam...


"sizin gibi gömleğimin son düğmesi ilikli yaşayamam ben. her şeyi istiyorum, hepsini! boğazına kadar batmayı, baş döndüren zirveleri, ne öldüren ne güldüren, sıradan şeyleri! elbette kibirli yürüyüşüm, kokan ayaklarımla bir kaç ahlakçıyı rahatsız edebilirim. heyhat, hiçbir zaman dillerini şaklatıp sakallarını sıvazlayan ve 'şunu nasıl adam etmeli?' diye soran 'büyük adamlar'dan biri olmayacağım!"

Falan Filan...


efenim şimdi ne dolaplar dönüyor burda diye kafanızda bi soru oluştuysa, şöyle ki; ben kendimi bildim bileli bu yazma çizme olaylarına meraklı bi yaşam türüyüm. buraya gelip böyle ara sıra bişeyler karalamak güzel oluyo. bi de hem samimi bi hava olması açısından hemde buranın kanun hükmünde kararnameler çıkaran bi kurum olmamasından dolayı imla kısmına pek dikkat etmem. konuştuğum gibi yazarım. Argo ve küfür kullanabilirim. ama bunlar yerinde ve zamanında olduğundan çok güzel durur genelde tebessüm ettiren şeyler var burda ama aşkın dibine vurmuş anlar da karşınıza çıkabilir. duygusallığın, melankolizmin, batsın bu dünya durumlarının zirvelerinde gezinebilirim bazen. işte o an çok şaşırırsınız.sen böyle bi insanmıydın dersiniz allah kahretmesin seni dersiniz. bazen ağlayabilirsiniz biledaha da iflah olmadıysanız prospektüsü okuyunuz. beklenmedik bi etki görülürse mesuliyet kabul etmiyorum.

Hayatı senin gibi görmeyenlere anlatsan dinlemezler.


Hayatı senin gibi görmeyenlere anlatsan dinlemezler.
sevdiğim insanların yaşantılarını uzaktan takip ederken bir taraftan da pek de başarılı olmayan birkaç çırpınışla varlığımı hatırlatmaya çalışıyorum. gerçekten temas ettiğim hiçbir şey yok. sanki kendi hacmi olmayan bir yüzeydeyim. nüfuz etmek imkansız.
alışamadım anne, geri al beni içeri...

ne demiş şair filan diye...



Bazı insanların söylediği bazı cümleleri düşünüyorum arada. ulen ne güzel demiş diyorum. sonra bi bakıyorum meğersem o lafı çok sevilen ünlü bi şair yazar filan demiş. o an düşünüyorum. ulan kendi cahilliğime mi yanayım yoksa o kişinin antiüretgenliğine mi diye. kendi cahilliğime yanmayı tercih ediyorum. bence doğrusunu yapıyorum. çünkü o kişi o lafı ülen herkes biliyordur nasıl olsa diye içlenip de söylemiş olabilir ve ne demiş şair ne demiş yazar da demeyebilir bu yüzden. cahil olan benim. ama siz söyleyin yine de. ne demiş şair filan diye....kafama takıyorum sonra.