18 Eylül 2012 Salı

İtiraf Çiçeği


Dürüst olayım,

özledim seni..
Kazağının kollarını uzatıp “bak, gece biz uyurken kollarım kısalmış aşkım” demeni,
soğukta dilini metale değdirip, sonra yapışmış dilinle konuşmaya çalışmanı,
üç yaşında bir kız çocuğu gibi kaşık kaşık Nutella yemeni bile…
Bazen dibi tutardı pilavın,
halının ortasına düşürürdün sigaranın külünü,
hatta şişenin dibinde kalan ketçapı
yanlışlıkla üzerime sıçratıp en sevdiğim gömleğimi kirletirdin kızardım.
Aptallıkmış işte affet.
Çünkü değişen bir şey yok
pilavın dibi hala tutuyor,
halı kremden griye döndü külden,
ve hiçbir leke çıkarıcı çare olmuyor gömleğin orta yerindeki senden kalma hatıraya…

Biliyor musun?
Bu sabah yalnız uyandım;
hoş , uzun süredir sana değil yastığa selam veriyorum sabahları.
Dişlerimi fırçalamadım yine,
sen olsan kızardın biliyorum.
Elim pakete gitti uyanır uyanmaz
bir sigara yaktım aç karna,
duman gözüme kaçtı,
küfrettim.
Sonra buzdolabını açtım,
yumurta ve peynir bitmiş,
yine küfrettim.
Dünden kalma makarna çarptı gözüme, kuru kuru kaşıkladım...
Sonra gardırobu açtım, ütüsü bozulmamış tek gömleğimi giydim.
Pantolumu ütülemeye çalıştım,
parmağımı yaktım, senin yerine öptüm acısı geçsin diye
ama geçmedi…
Pantolon da çift çizgi oldu zaten...
Neyse...

Sen gidince rakıya aşık oldum,
çünkü ne zaman seni düşünmeye başlasam, aklımı uyuşturuyor.
Unutmadan söyleyeyim, Zeki Müren candır,
ve musiki her gece rakımı pış pışlayan
şefkatli bir anne sanki...
Sana mektup yazdım dün,
ama ahirete zarf gönderecek teknolojiyi henüz bulamadı Japonlar.
Sonra dua ettim içimden sana,
duydun mu?
Gülme ama, şiir yazdım bir de, zaten bir şeye benzemedi...
Neyse s.ktir et şiiri,
sen nasılsın?
 Cennet güzel mi?

~ O. Bal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder